1978 yılında Melburn McBroom’in kaptan pilotu olduğu uçak Portland’da düştü ve 11 kişi öldü. Uçağın düşüş sebebi, McBroom’un baskıcı tutumundan korkan yardımcı pilotların, iniş takımlarındaki arızaya dikkatini vermiş McBroom’a yakıtın bitmekte olduğunu korkularından söyleyememiş olmasıydı. Pilotun bu durumun farkında olduğunu, uçağı yöneten baskıcı kaptanın bu sorunla ilgili bir planı olduğunu zannetmişlerdi ve bunun bedelini çok pahalı ödediler.
Günümüzde bazı şirketler de maalesef benzer şekilde yönetilebiliyor. Yöneticiler, kendi bildiklerinin doğruluğuna o kadar inanıyor ki, yakıtlarının azaldığın farkına varamayabiliyorlar. Müdahale etmek isteyenler olursa da anında tepki gösteriyorlar. Bazen yakınlarında doğruyu söyleyecek cesareti olan insanların kalmadığının da farkına varamıyorlar.
Zaten o güzel yardımcı pilotlar o güzel paraşütlere binip gittiler…
Günümüzün iş dünyası sosyal bukalemunları ödüllendiriyor. Bulunduğu kabın rengini alan, en popüler ya da zengin olanın fikrini savunuyormuş gibi görünüp aslında hiçbir fikri olmayan, bir kayaya tutunduğunda kendi beynini tüketip asalak yaşamına devam eden deniz üzümü misali tipler, tutundukları kayanın fikrine sıkı sıkıya bağımlı olmaya başlıyor. Bir yerden sonra deniz üzümü ile kayayı ayırt etmek de zor. Ne zaman ki kaya yuvarlanıyor, o zaman kimse deniz üzümünü hatırlamıyor.
MADENCİ KANARYASI
Aynı uçakta olduğunuz birisi size yakıtınızın azaldığını ya da iniş takımlarında bir sorun olduğunu söylüyorsa, egolarınızı bir kenara bırakıp onu dinleyin derim. Madenciler eskiden madendeki oksijen seviyesinin azaldığını “Madenci Kanaryası” sustuğunda, yani öldüğünde anlarlarmış. Siz susan çalışanlarınızı susturduğunuz için sevinirken, belki de oksijen seviyenizin bittiğinin farkına varamıyor olabilirsiniz.
Ya da zengin olan siz olduğunuz için, yine kendinizin haklı olduğunu düşünüyorsunuz.
Evet, yine haklısınız..!
20-10 TESTİ
Herkesin okuduğunda hayatını değiştiren bir kitap, izlediğinde yüreğine dokunan bir film ya da tanıştığında ilham aldığı birileri olmuştur.
Jim Collins’in “Good To Great” kitabını okuduğumdan beri benim hayatımda birçok şey değişti. Kitabın geneli mükemmel şirkete nasıl ulaşılacağı ile ilgili fikirler vermesi açısından önemli evet ama bende kalıcı etki bırakan kısmı 20-10 testi.
Jim Collins bize basit ve sorgulanabilir bir yöntemle kendi gerçeğimizi ve tutkumuzu bulmamız konusunda cesaret veriyor. Uzun lafın kısası, bankada 20 milyon dolarınız olsa ya da 10 yıllık bir ömrünüzün kaldığını bilseniz, şuan yaptığınız şeyleri aynı şekilde yapmaya devam eder miydiniz sorusunu kendinize sormanızı sağlıyor.
Okurken kolay geliyor belki ama insan kendine dürüst cevaplar vermeye başladığında konu bambaşka yerlere gidebiliyor.
Ama dürüst cevaplar verdiğinde…
Kim bilir, belki yanlış uçağa binmeden farkına varır ve kendi renginizi bulursunuz…
Satış sizinle olsun!

Yorum bırakın