Deniz Üzümü, Zombiler ve Satışçılar

Son günlerde müthiş bir belgesel izledim; “My Octopus Teacher”.

Bir insanın bir ahtapottan neler öğrenebileceğini ve nasıl hayatına dokunabileceğini anlatan harika bir yapım. Şiddetle tavsiye ederim.

Ardından konuyla ilgili biraz araştırma yapayım dedim ve Deniz Üzümüne (Sea Squirt) denk geldim. Şekli gerçekten de üzüme benzeyen bu canlılar, deniz tabanında bir kayaya tutunana kadar beyinlerini kullanan ve kayaya tutunduktan sonra kendi beynini tüketmeye ve yok etmeye başlayan bir canlı türüymüş. Enteresan…

Ahtapottan öğrendiklerimden sonra, bu üzümden de bir şeyler öğrenebilir miyim diye düşünmeye başladım. Kazdıkça ve not aldıkça neler çıktı gün yüzüne neler…

Bunca yıllık ömrü hayatımda ne çok “Deniz Üzümü” tanımışım meğer…

Herhangi bir işe kapak atana kadar aklını, çevresini, becerilerini kullanan ama “kayaya tutunduktan” sonra artık beynini kullanma gereği görmeyen ne çok zombi varmış çevremde…

Bir şekilde yüz bulup bu soruyu sorduklarımın cevabı hep “kayayla” ilgili…

Yani çalıştıkları şirket veya iş yeri yeterli imkanı vermiyor, şartlarını iyileştirmiyor ya da patron hep keserin sapını kendine yontuyor…

Yani deniz üzümü gibi yaşıyorlar artık…

Bir çoğu zombi gibi, sabah işe gidip akşam eve gelmeyi “çalışmak” olarak niteliyor hâlâ…

Muhtemelen piramitleri yapan işçiler de kendilerini o tarihlerde “çalışan işçiler” olarak tanımlıyordu, biz bugün onlara “köleler” diyoruz.

Bana göre “çalışmak”; iyiden mükemmele gittiğin yolda, tutkuyla yaptığın en iyi şeyden para kazanmak…

Bu üç sac ayağının biri eksikse, illa kendini bir kayaya yaslama ihtiyacı duyuyor insan…

Hele satışçıları anlamak mümkün değil…

Tek sermayesi bence beyindir bir satışçının…

Kendisine ne yapılması gerektiğini birilerinin söylemesini bekleyen bir satışçının başarılı olduğunu görmedim henüz…

Sevgili dostlar…

Ne deniz üzümüsünüz, ne zombi, ne de ağaç!

Sabah mesaiye başlayıp akşam bitirene kadar beyninizi hiç kullan(a)madığınız, tutkuyla sarılmadığınız, sizi gece yatağınızdan kaldırıp not aldırmayan, gece uyutmayan bir işte çalışıyorsanız, ömrünüzün çok kısa ve sizlerin zamanının çok değerli olduğunu hatırlatmak isterim…

Üstelik bu yaptığınız, siz farkında olmasanız da şirketinize de zarar veriyor olabilir.

Bundan onlarca yıl sonra, bugün “çalışmak” dediğiniz olguya torunlarımız başka bir tanım yakıştırabilir. Ve bu tanım muhtemelen bizim hoşumuza gidecek cinsten olmayacaktır…

Kurt Cobain’in meşhur sözü gibi; “Sanırım sadece yanmak, öylece solup gitmekten daha iyidir…”

Takipte kalın…

Satış sizinle olsun…

Yorum bırakın