MOORE YASASI
1965’te Intel’i kuran Gordon Moore’a göre, transistörler küçülüp hassaslaştıkça işlemleme gücü üssel olarak artacaktır. Bu hızla gidilirse önümüzdeki 100 yıl içinde 20.000 yıla eş değer bir ilerleme kaydedilebileceği öngörülüyor.
Yıl 2008… Güvenlik güçlerinin toplumsal olaylara müdahale ekiplerinden birinin telsiz sistemi ile ilgili bir yenilik üzerinde çalışıyoruz. Amacımız, kask takan ekibin elini kullanmadan verilen talimatları duyması. Daha çok telsiz entegre edilmiş kask gibi bir şey. Üzerine neler ekleyebiliriz diye kafa yoruyoruz. Ama bataryasının ve sinyalin son kullanıcıya zarar vereceğini düşünüp projeden kısmen vazgeçiyoruz.
Yıl 2020… Dahi çocuk Elon Musk elinde bir çiple çıkıyor ve bunu beynimize takacağını, şimdiye kadar domuzlarda ve farelerde yapılan testlerin olumlu seyrettiğini söylüyor. Gelen sorulardan bir tanesi; bu çip sayesinde Tesla araçların yönetilip yönetilemeyeceği… Diğer soru da oyun konsollarına bağlantı olup olmayacağı…
HEPİMİZ IoT’YİZ!
Kabul edelim, hepimiz artık birer IoT’yiz. Elimizde cep telefonu veya tabletlerimizle, gün boyu veri gönderip alıyoruz. Kimisi için kedi videosu, kimisi için e-posta ama artık aylık 10GB yetmiyor kimseye. Ürünün kendisi olduk ve bundan şikayet de etmiyoruz. Pandemi sürecinde herkes tüm verilerini açtı bile.
Yeni nesil için ne yediğini ne giydiğini neyi sevip sevmediğini paylaşmak bir ihtiyaç haline geldi. Böyle bir süreçte ortaya çıkan, beyne takılan çip senaryosunda elbette ki insanlar nasıl araba kullanacağını ve nasıl oyun oynayacağını soracak.
NEURALINK’İN İYİ TARAFLARI
Bütün duyusal veri akışları; görme, işitme, dokunma vb., beyinde farklı hızlarla işlenir. Işığa 190 milisaniyede, sese 160 milisaniyede tepki veririz. Ama beyin bu bilgileri senkronize etmek zorundadır. Beyin sinyallerin varış zamanları arasındaki farkı gizler.
Şimdi Neuralink’i ele alalım; artık düşündüklerimizi dile getirmemize gerek kalmayabilir. Telepati yolunu kast etmiyorum. Beyin çok hızlı düşünüp çok yavaş konuştuğundan , artık düşündüklerini kelimelere dökmesi gerekmeyebilir. Aklınızdan geçenleri seslerle görsellerle veya beynin anlayacağı başka şekillerde bir başkasına gönderebilirsiniz.
Hep merak ederdik, mahşer günü hangi dilde konuşacağız diye… Belki de mahşerimiz yakındır, artık dile ihtiyaç olmayabilir. Ben de şu Almanca sevdasından vazgeçebilirim artık…
Beyin, enerjisinin üçte birini görme işlemi için kullanır. Sizin yerinize gören ve algoritmalara çeviren bir sistem yaratılırsa, artık beynin daha az kısmını görme işlemi için kullanabiliriz.
Bu hem müthiş bir gelişme, hem de ürkütücü…
Neuralink bu alanda yapılan ilk çalışma değil evet ama en ilginci.
Mesela BrainPort. Dil üzerine yerleştirilen ve dile küçük elektrik şokları veren alet sayesinde görme engelliler görüyormuş gibi yaşayabiliyor şuanda. Yani etraftaki cisimlere göre dillerine verilen elektroşoklarla yönlerini bulabiliyorlar. Şaka yapmıyorum dağa tırmanan var bu cihaz sayesinde…
Ama Neuralink’in amacının görme engellileri dağa çıkarmak olduğunu sanmıyorum. Daha çok TRANSHÜMANİZM kokuyor…
BAĞIMLILIĞIMIZLA SINANACAĞIZ!
Hepimiz Elon Musk’ın askeri olur muyuz bilmem ama, teknoloji bağımlılığı çağında insanoğlunun bu bağımlılıkla sınanmayacağını kim iddia edebilir? Evet, bugün bağımlılık yapan her şey teknolojiyle alakalı. Netflix’in kapanma ihtimali bile insanları mutsuz etmişken, 3 ay boyunca elektriksiz, internetsiz, telefonsuz yaşadığınızı düşünsenize… Hayatınızda neler olurdu?
Haa unutmadan… Sorulardan birisi de; “Neuralink elimizden özgür irademizi alacak mı?” idi…
Bu soruya belki de bir soru ile cevap vermek lazım. Sizce çağımızda özgür irademiz var mı? Arabanızı gerçekten kendiniz mi seçtiniz? Ya da giydiğiniz kıyafeti… Parfümünüzü… Telefonunuzu…
Yoksa çoğunluğun tercihleri ve “ne derler?”i sizi de etkiledi mi?
Ya da toplumun çoğunluğu çip takmaya karar verdiğinde siz de taktıracak mısınız?
Çipi size taktıktan sonra Elon Musk ya da Bill Gates, kimin çipi olduğu fark eder mi?
Sizi bilmem ama, benimki siyah olsun…
Siyah severim…
Takipte kalın!
Satış sizinle olsun!
Ahmet Enes Aladaş 
Yorum bırakın